21 Eylül 2014 Pazar

KÜÇÜK GEZGİN'İN PARASAILING MACERASI

2014 yazı için bin bir nedenden dolayı tatil planı yapamamıştık. Bu durum bizi "nerde akşam orada sabah", "yüreğinin götürdüğü yere git" ve "macerayı nerede ararsan orada bulursun" gibi yüzlerce özlü sözle baş başa bıraktı. Biz de Küçük Gezgin ile vurduk kendimizi yollara ve anlık kararlarla dolu bir tatil yaptık.

Biz senelerce güzergahımız ne olursa olsun mutlaka Dalyan-Göcek-Fethiye hattına bir uğrardık. Rakı sofrasındaki en lezzetli meze gibiydi buralar bizim için. Her tatilimizi buraları ziyaret ederek bitiriyorduk. Senelerce bu harika topraklarda çadır da kurduk, beş yıldızlı otellerde, küçük butik otellerde de kaldık. Bir sürü güzel hatıralar biriktirdik. Şimdi sırada Küçük Gezgin Çakıl ile daha önce ayak bastığımız her yerin tadını çıkarmak vardı. Bunun için 5 günlük bir tatil organize ettik. Dalyan ile başlayan, Göcek ile şenlenen, Fethiye ile son bulan bir tatil. Dalyan da nehir turu, Göcek'te tekne turu, Fethiye'de ise Safari ile tatilimizin tadını uzun süre damağımızda hissetmeyi planladık. (Bir de vaktimiz kalıp da Babadağ'dan atlayabilseydik kaymaklı ekmek kadayıfı olacaktı ama onu da bir daha ki sefere bıraktık artık:))
Dalyan, doğa harikası bir yer. Nehrin bir ucunda Köyceğiz Gölü, bir tarafında açık deniz...
Sazlıklarla kaplı kanallar arasında yapılan tekne gezisi Dalyan'da mutlaka yapılması gereken şey. Dalyan'a gidip tekne turuna katılmayıp; gündüzleri otel havuzunda bira içip miskinlik yapayım derdinde olursanız; Dalyan'a dair her şeyi teğet geçersiniz. Köyceğiz Gölü, Çamur banyosu, Kral Mezarları, Kanalın kendi güzelliği ve İztuzu Plajının insanı sersemleten doğası bu doğanın olmazsa olmazı. Kral mezarları insanı cidden büyülüyor. Gerçi çok sevgili halkımın mezarlara karşı olan pek yakın ilgisi ve aşk namelerini duvarlara döktürmesi sonucu artık yanlarına çıkılmıyor ama gündüz de gece de görüntüsü insanı büyülüyor. Çamur banyosu insan seli... Kokusu insanı kendinden geçiriyor ama gelmişken o çamuru yüzüne şööööyle bir bulamadan da dönemiyorsun. Güzelleşme isteği kokudan ağır basıyor:)) sonrasında cildin pammmuk gibi oluyor ama ne yalan söyleyeyim o koku insanın burnuna yapışıp kalıyor...
 
 
 
 
Nehir'de gezerken hayal ettiğinizden bile büyük bir Caretta Caretta görmek insana hangi yaşta olursa olsun sevinç çığlığı attırıyor! Benim sesim Çakıl'dan bile çok çıktı orası kesin:)) Caanım sevgilim külüstür makinamızla her ne kadar kaplumbağayı çekmeyi beceremese de büyüklüğü karşısında hepimizin dili tutuldu. Plajda da koruma altına alınmış bölgeler var. Kaplumbağaların yumurtladığı alanlar ufak demir kafeslerle korunuyor. Kaplumbağaların yumurtadan çıktıkları yere yıllar sonra yumurtlamak için geldikleri gerçeği insanı doğaya hayran bırakıyor. Yine bölgeye özgü Mavi Yengeç'in canlı hali büyüleyici. O kadar güzel bir rengi var ki; insanın kendisine kolye yapası geliyor:) Ama biz canavarlar ne yalan söyleyeyim tadına bayılırım o yüzden de afiyetle yedik. Farklı lezzetler tatmayı çok seven ve tam bir deniz ürünleri aşığı olan Küçük Gezgin tahmin ettiğim üzere Mavi Yengeç'in tadına bayıldı...
     
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Dalyan çok uzun süre bizim kalabileceğimiz bir yer değil. Çünkü biz bir şeyler yapmadığında enerjisi düşen, daha çok yorulan tatilcileriz. O yüzden sürekli bir hareket lazım bize. Hani tatil bitince " ohh be süper dinlendim" diyenler var ya işte biz onlardan değiliz. " off be ne eğlendik" diyenlerdeniz. Eğer "dinlendim" diyorsak bir tatilden sonra, bu tehlike çanlarının çaldığını gösterir çünkü bu aslında yatmaktan yorulduk, enerjiyle doluyuz demek. Bu da demek oluyor ki patlamaya hazır bombayız... Kaçın bizden!!! Siz de bizim gibilerdenseniz 2 gün Dalyan'a fazla fazla yeter. Yok illa havuz başında ayaklarımı uzata uzata tatil yapıcam diyorsanız o sizin bileceğiniz iş ama çevrede görülecek o kadar şey varken yatmanızı pek tavsiye etmem. Sağ olsun sivrisineklerde buna pek izin vermeyecektir zaten; özellikle de geceleri. Biz az gün kalıp taaruzlarına uğramadık ama İztuzu Plajında sivrisineklerden nasibini almış bir kızcağız gördüm ki; hali içler acısıydı. Ürtiker dökmüşten beterdi garibim.
Dalyan Göcek'e, Sarıgerme'ye çok yakın. Kaldığınız otelden çok memnun iseniz Göcek ve Sarıgerme'ye günübirlik olarak da gidebilirsiniz. Dalyan'da nehir kenarındaki oteller ve Dalyan'ın içindeki butik oteller oldukça tatmin edici. Gündüz merkezde yapılacak pek bir şey yok; atın kendinizi yollara... Akşam nehir kenarında atılacak boydan boya bir tur ise bölgenin olmazsa olmazı. Merkezde Kral Mezarları manzaralı pek çok restoran bulunuyor, her turist gibi bir gece mutlaka ışıklandırılmış kral mezarları eşliğinde yemek yenmezse niyeyse insan kendini bir eksik hissediyor! Ama nehrin öbür tarafında bulunan,  tereyağda sarımsak kokularının burnunuza çarptığı, daha butik, daha renkli restoranları da deneyin... Demedi demeyin. Uzun ve çin mallarıyla dolu çarşısında şöyle bir tur attıktan sonra bir Dalyan klasiği olan Jazz Bar'a uğramadan geceyi noktalamayın derim. Biz şaşkın bakışlar arasında Küçük Gezginimizi koltukta uyutup müziğin tadını çıkardık.  Ehhh gece hayatına dair benim gibi evli ve çocuklu bir kadının söyleyeceği ancak bu kadar. Fazlası benden çıkmaz:))
Çıkın Dalyan'dan ve Köyceğiz'e gidin. Ufak bir kasabadır ama görülmeye değer bir doğası vardır. Mavi ve yeşil çok güzel buluşur Köyceğiz'de. Çok bozulmayan dokusuyla doğanın içinde buluverir insan kendini. Çevresindeki koyları tekne turuyla gezebilir ve ya sıcak aylarda yaylalara kendinizi vurabilirsiniz. Sarıgerme'ye gidin... O upuzun sahilde kitesurf yapanları izleyin, harika denizin tadını çıkarın. Çocukların zamanlarını geçirebileceği kum sahili ve sığ deniziyle süper bir yerdir Sarıgerme. Uğramadan geçmeyin. Küçük Gezgin Sarıgerme'ye tek kelimeyle bayıldı.
Dalyan'dan sonra Göcek'e gittik biz. Göcek, seneler önce aşık olduğumuz doğasıyla bizi tekrar kendine çekti. Göcek merkezi biz görmeyeli inanılmaz değişmiş. Çok modern, ehh biraz pahalı ama işlek bir yer olmuş. Göcek yat turizminin en yoğun olduğu yerlerden biridir Türkiye'de. bunun nedeni de harika koyları olmasıdır. Göcek'in merkezinde akşamları vakit geçirin ama gündüzleri mutlaka tekneyle koylara açılın. Zaten tekneyle açılmazsanız Göcek'te denize girecek yer bulamazsınız. Merkezinde de bütün günü geçiremezsiniz. Açılın denize; insanlar neden her sene Göcek'e geliyormuş anlayın...  Biz tekne turuyla Göcek'in koylarını tekrar görme fırsatı yakaladık. Ve ne kadar şanslıydık ki; ramazan ayı olması dolayısıyla tekne turunda sadece 3 aile vardık ve özel tur gibi istediğimiz koyda istediğimiz kadar kalma fırsatını yakaladık. Kaptanımız Küçük Gezginimize Göcek'e dönerken dümeni bile emanet etti:)) 12 Adalar turu diye geçen bölgenin uçaktan çekilmiş fotoğraflarda bölge Maldivlerden geri kalmıyor. Benim öyle kuşbakışı bir fotoğraf çekme lüksüm olmadığı için googledan buldum fotoğrafı yapıştırdım siteye:)) Eğer imkanınız varsa özel yat kiralayıp kafanızı dinleye dinleye harika bir tur da yapabilirsiniz.


Tabii plajlara dair öyle fantastik hayalleriniz olmasın. Yani Maldivleri henüz görmedim ama... Hani ne desem... Plajlar güzel ama o kadar da bakımlı değil. Çoğu koy özel mülkiyet olmuş zaten; uzaktan sadece ağzın bir karış açık baka baka geçiyorsun. Bu bölgedeki Yassıca Adalar, Hamam Koyu, Kurşunlu Koyu, Yavansu, Bedri Rahmi Koyu, Tersane Adası, Göbün Koyu, Boynuzbükü, Göcek Adası, Domuz Adası, Zeytin Adası ve Kızıl Ada’ya  “12 Adalar” deniyor. Bu adaların kimi geçmiş yıllarda yaptığımız tekne turlarına kıyaslayınca eskisine göre kirlenmiş ama yine de yiğidi öldür hakkını yeme durumu var ortada; dibini gördüğün her yerde suya atlayacaksın. Ehhh bu çerçeveden baktığımızda koylar gayet temiz ve ılıktı:)) Bizim kaptan milletin koylardan ayrılma anına denk getirdiği için yüzme vaktimizi çok da keyif aldık yüzmekten doğrusu. 12 Adaların her biri doğası ve deniziyle birbirinden güzel. Hamam Koyu'nda deniz altındaki kalıntılara şnorkelle dalış yapmak ve hatta üstüne çıkmak bile mümkün. Tabii insanların bu kalıntılardan taşlar çıkarıp teknelerine götürdüklerini görünce şaşkınlığımı gizlemeyip üç beş kişiye sataşmadım değil. Peki bizim Küçük Gezgin keyif aldı mı bu tekne turundan. Tabii ki EVET!!! ba-yıl-dı!!! Teknenin tepesinden atlamalar mı desem, şnorkelle batığa dalmalar mı desem, ayağında palet özellikle Hamam Adası'nda 45 dakikayı aşkın süre tek başına yüzerek denizin tadını çıkarmalar mı desem!!! O kadar büyük keyif aldı ki anlatamam.(Bu arada dip not eklemesem olmaz; Biz Küçük Gezginimize 2,5 yaşında yaptığımız Olimpos tatilinde kolluksuz havuzda durmayı, debelenmeyi ve yaklaşık 18 saniye suyun içinde nefes tutmayı öğrettik. Ve bu onun aynı tatilde hayatını kurtardı. Ben duş almaya gittiğimde Çakıl'ı 10 kişilik tatil grubumuza emanet etmiştim ve duştan dönerken Çakıl havuzun dibinden bana bakıyordu. Ne kadar süredir suyun altındaydı hiçbir fikrim yoktu. Atlayıp dışarıya çıkardığımda hiç su yutmamış ve gayet sağlıklıydı. Bir başka çocuğun onu suya atarak dibe batırması sonucu yaşanan bu olay bir felakete dönüşebilecekken, ona öğrettiğimiz suyun altında nefes tutma ve paniklememe telkinleri onunda bizim de hayatımızı kurtarmıştı aslında... O yüzden benden söylemesi ne kadar erken öğretirseniz yüzmeyi o kadar iyi.) Bu sene Küçük Gezgin'e kulaçla yüzme, atlama, zıplama, sırtüstü yüzme gibi şeyleri de öğrettik. O bizim öğrettiklerimizin üstüne on ekledi tabii... En son baktım havada takla atarak havuza atlıyor, tamam dedim bu çocuk olmuş!!! İşte bu çocuk Hamam Adası'nda şnorkelle batığa yaptığı dalıştan o kadar büyük keyif aldı ki ilerde bir dalış kadını olması çok mümkün:)



 
Küçük Gezgin ile Göcek tekne turuna damgasını vuran olayımız PARASAILING oldu. Ben seneler önce Antalya Kumköy'de yapmıştım. Hatta sevgilimin biraz koca göbekli olmasından dolayı ikimiz beraber yapamamış; ayrı ayrı takılmıştık:)) Sevgilim "yapar mısınız" dediğinde şok oldum. Çünkü sevgilim panik ataktı ve belli ki boşluğa düştüğü an bu soruyu sormuştu. bunu hızlıca hemen değerlendirip tekneye atlamalıydım... Ne de olsa her an kendine gelebilir ve biz kendimizi denizde kurbağalama yüzerken bulabilirdik. Küçük Gezgine çok yükseklere çıkacağımızı anlatarak bunun ne kadar heyecanlı bir gezi olacağını çok keyif alacağımızı söyledim ve  onu hızlıca bu çılgınlığa hazırladım. Hızlı olmak zorundaydım çünkü sevgilim her an ayılabilirdi bu şaşkın halinden. Evet... Bizi paraşüte bağladılar ve biz Çakıl ile yükseklere doğru yavaş yavaş çıkıyorduk. Biz yukarı çıkarken sevgilim fena görünmüyordu ama indiğimizde onu nasıl bulacaktık şüpheliydi doğrusu:)) Yukarı çıktıkça ben refleks olarak Çakıl'ın belinden tuttum; ehh annelik içgüdüsü işte insanı dürtüyor ama bu dürtü Çakıl'da ters tepti tabii ve bana dönüp " annecim neden beni tutuyorsun. Lütfen tadını çıkar, bak ne kadar güzel manzara, insanlar minicik gözüküyor denizde, tadını çıkar" dedi. Ben bu cümlenin suratıma rüzgardan daha hızlı çarpmasıyla Çakıl'ın adrenalini ne kadar sevdiği gerçeğiyle bir kez daha yüzleştim.  Evet benim kızımdı işte!!! Her şeyden keyif alıyor ve anın tadını çıkarıyordu! İşte o an itibarıyla ellerimi belinden sıyırdım ve harika manzaranın harika bir şekilde tadını çıkardık. Çok güzel bir parasailing gezisinde yeşil ve doğayı, rüzgarı içimize doya doya çekip, rüzgardan bol bol sallanıp, sonunda da buz gibi suya girerek tekneye indiğimizde sevgilimin suratındaki ifadeye takıldım. Belli ki biz yukarıdayken " ben ne yaptım" sorusuyla yüzleşmişti:) Suratındaki donmuş gülümseme ve sonuna kadar açılmış gözlerini görünce yukarıda çok keyifli vakit geçirdiğimizi anlatarak onu biraz daha rahatlattım. Küçük Gezgin babasına kahkahalarla manzarayı anlattıkça şoku atlattı ve kendine geldi garip sevgilim. Benim panik atak sevgilim bizi aşağıdan öööylece izlemişti:)) Bizse yukarıda kahkahalarla doğanın keyfini çıkarıyorduk bu arada. Hayat işte:)) Madalyonun iki yüzü!

 
 

Biz Küçük Gezgin ile parasailing yaparken müthiş keyif aldık. Hatta o benden daha çok keyif aldı desem yeridir. Ama parasailing gibi adrenalin gerektiren şeyleri çocukla yaparken insanın çocuğunu gerçekten çok iyi tanıması gerekiyor. Çünkü böyle aktiviteleri değil her çocuk her insan yapamaz. Yapamaması da insanı eksik ve ya zayıf kılmaz zira bu durum sadece kişinin yapısıyla ilgili!!! Hani dip not geçeyim dedim. Çünkü biz Çakıl 2,5 yaşında iken yaptığımız rafting sonucunda bol bol eleştiri almıştık. Parasailing yaptıktan sonra da yüzüme yüzüme baya eleştiri okları saplanmadı desem yalan olur. İnsanın sadece şunu anlaması gerekiyor galiba. Bu kişilerin tercihleri, hayata bakışları ve yapabilecekleriyle ilgili sadece. Farklı olmak ve ya üstün olmakla ilgili bir şey değil. Kimi Everest'e tırmanıyor, kimi küçük bir çocukla bisiklete atlayıp dünyayı geziyor, kimi 4 çocukla sırt çantasını alıp hostellerde kalarak dünyayı geziyor, kimi 3 çocuğuyla bir köyden bir köye yazın sıcağında yalınayak yürüyor, kimi İstanbul gibi bir şehirde çocuk yetiştiriyor. Tüm bunların hepsi delilik aslında baktığımızda. Birini diğerinden farklı kılan tek şey kişinin tercihi. Ehhh benimki de o hesap işte!!!

 

Dalyan ve Göcek Türkiye'de mutlaka görülmesi gereken yerler. Biz onlarca kez gittik. Her seferinde yeni bir koy, yeni bir yer keşfettik. Aynı yerlere bizim gibi gitmekten keyif almayanlardansanız her gittiğinde farklı yerlerini keşfetmeye bakın siz de. Yaylalara çıkın mesela. uzun uzun otel rezervasyonları yaptırmayın. Hooop sabah atlayın arabanıza ve başka bir yere gidin. Bulun bir butik otel, hemen atın kendinizi denize. Fethiye'ye geçin sabah kahvaltısının ardından. Ve sonra Fethiye'nin tadını çıkarın. Ehhh biz öyle yaptık.
Biz az zamanda çok şey yaptık ve çok eğlendik. Küçük Gezgin Çakıl Dalyan'da tekne turu, Göcek'te tekne turu, parasailing derken pek çok anı biriktirdi bu tatilde de. Bu anılardan en önemlisi de ilk tatil arkadaşı Yağmur oldu galiba. Ondan bahsetmezsem eksik olur bu yazı. Ne de olsa kızımın ilk tatil arkadaşı ve bu tatilinin onda bıraktığı en güzel hatıra... Küçük Yağmur ve Çakıl tüm tatil boyunca öyle eğlendiler ki bir baktık tüm tatili beraber geçirmişiz:))


Evet Küçük Gezgin daha 5 yaşında bile değil ve evet yaptığı pek çok şeyi büyüdüğünde hatırlamayacak bile. Ama biz hatırlayacağız. Onun o minicik haliyle yaşadığı her an, aldığı her keyif, attığı her kahkaha bizim hafızalarımıza kazındı. Bundan daha güzel ne olabilir hayatta???


 
 
 

 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder